Türkoğlu: Tecrit ve savaş politikalarına karşı en güçlü örgütlülükle duracağız

Kadın İl Eş Başkanlarımız, seçim sonrası ilk toplantısını Genel Merkezimizde yaptı. Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, toplantısının açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Yerel seçimlerde elde edilen başarı kadınlar öncülüğünde gerçekleşmiştir

Bildiğiniz gibi, DEM Parti olarak 31 Mart yerel seçimlerinden sonra tüm örgüt yapımızla bir dizi toplantı alarak seçimleri bütünlüklü bir şekilde değerlendirdik. Şimdiye kadar yapmış olduğumuz tüm toplantıların sonucunda açığa çıkan tespit şudur ki, 31 Mart yerel seçimlerinde elde edilen başarı kadınlar öncülüğünde gerçekleşmiştir. Bu öncülük misyonuyla her türlü saldırıya rağmen, bulundukları kentlerde aldıkları sorumluluğu en güçlü şekilde yerine getiren kadın il eş başkanlarımızı kutluyorum. Başta il ve ilçe kadın yöneticilerimiz olmak üzere her bir arkadaşımıza da ayrı ayrı emeğinize, yüreğinize sağlık diyorum.


Eş başkanlık sistemimiz büyük bir destekle toplumdan onay almıştır

31 Mart seçimlerini kadınlar açısından tüm detaylarıyla günlerdir değerlendiriyoruz. Kadınların öncülük ettiği bu başarı tüm halklarındır; ezilenlerin, yoksulların, işsizlerin, işçilerin, emekçilerin dedik. Bizler seçim çalışmalarını eşitsiz koşullarda gerçekleştirdik. Savaş ve şiddetin gölgesinde gerçekleştirilen bu seçimlerden çıkan sonuçlar, kadınların nasıl bir yaşam istediğinin de göstergesi olmuştur. Eş başkanlık sistemi yıllardır iktidar tarafından kriminalize edilmek isteniyor. Kadın düşmanı bu iktidar, eş bakanlığı kriminalize etmek için toplumda yıllardır rıza üretmeye çalışıyor. Ancak seçimler gösterdi ki eş başkanlık sistemimiz büyük bir destekle toplumdan onay almıştır.

Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatanların planlarını kadınlar çökertti

Kadınlar savaşsız, şiddetsiz, sömürüsüz bir yaşamda nasıl ısrarcı olduğunu bu seçimde net bir şekilde bir kez daha ortaya koymuştur. Hileyle, haksızlıkla, hukuksuzlukla, kayyımlarla yürütülen politikanın iflasının resmi ortaya çıkmıştır. Defalarca söyledik yine söylüyoruz; kadın irademize, bilincimize, paradigmamıza olan inancımızla söylüyoruz: Çöktürme Planı adı altında Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatanların planlarını kadınlar çökertti. Gün bu başarıya gölge düşürmek isteyenlere karşı kadın örgütlülüğümüzü en güçlü şekilde büyütme günüdür. Evet, bu başarıyı hazmedemeyen iktidar algı operasyonlarına başlamıştır. Bu ülkede kadınlar her gün katledilirken, cezasızlık politikalarıyla failler elini kolunu sallayarak dolaşırken sesi çıkmayan Adalet Bakanı yakın zamanda belediyelerimize dair bir açıklama yaptı ve “halkın sinir uçlarına dokunurlarsa” diyen cümleler kurarak partimize, belediyelerimize yönelik adeta yargıya talimat veren sözler sarf etti. Adının başında adalet yazan bir bakanlığın bakanı, ülkede yaşanan adaletsizliklerden haberdar değil mi? Bizzat bu adaletsizlikleri onaylıyor mu?

Sizin işiniz kadınların, gençlerin sandıktan çıkan iradesine saygı duymaktır

6 yıldır adalet nöbeti tutan ve 88 gündür bizzat onun bakanlığı önünde bu nöbete devam eden Emine Şenyaşar’ın sesini duymayan bu bakana, kadınlar olarak bir kez daha sorumluluklarını hatırlatıyoruz. Sizin işiniz sandıktan çıkan iradeye, kadınların ve gençlerin iradesine saygı duymaktır, bu iradeyi yok saymak değildir. Ülkede kadına şiddet uygulayan faillerin hak ettikleri cezaların almasını sağlamak, kadın cinayetlerini durdurmaktır işiniz. 
“Pişmanlık Yasa”sı dayatılan, “kurallara göre spor yapmama” gibi gerekçelerle tahliyesi engellenen 32 yıllık tutsak Fahriye Ceylan ve Sincan Cezaevinde infazı yakılan 11 kadına uygulanan hukuksuzluğa son vermektir işiniz. 81 yaşındaki Makbule Özer’i cezaevine gönderenlerin, % 91 engeline rağmen “cezaevinde kalabilir” raporu verilen Abdulalim Kaya ve 75 yaşındaki Hatice Yıldız’ı cezaevine götürecek kadar adalet duygusundan ve ilkesinden yoksun olanların konuşacak yüzü olmamalıdır. 

DEM Parti; kadınların, gençlerin, işçilerin, emekçilerin, yoksulların partisidir. Halkların bir arada ortak yaşamını esas alan fikriyatın mayasının tuttuğu yerdir. Parti kapatma ve kayyım atama tehditleriyle, algı operasyonlarıyla belediyelerimizi hedef gösterenler şunu çok iyi bilsin ki kadınlar buna izin vermez, halklarımız buna izin vermez. 

Tecride karşı durmak suç değildir, suç olan tecridin bir rejim haline getirilmesidir

Şakran Kadın Cezaevinde, aralarında HDP İzmir İl Eş Başkanı Berna Çelik’in de olduğu 11 kadın tutsağa 10 günlük hücre cezası verilmiş. Neden mi? Tutsaklar insanlık suçu olan tecride ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı açlık grevine girdikleri için. Bir yandan görevini yerine getirmeyen Adalet Bakanı, bir yandan da haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı direnen kadınlar. Ben buradan bir kez daha söz konusu bakanlığı uyarıyorum. Tecride karşı durmak suç değildir, suç olan tecridin bir rejim haline getirilmesidir. Tutsaklara verilen ceza hukuksuzdur, derhal son bulmalıdır. 

Özgür Basın emekçileri Mehmet Aslan, Esra Solin ve Erdoğan Alayumat Kürt Gazeteciler Gününü kutladığı için dün tutuklandı. Doğru duydunuz gazetecileri tutuklama gerekçesi bu. Özgür Basın emekçilerine yönelik gerçekleşen saldırıları lanetliyor, binlerce kez Kürt Gazeteciler Günü kutlu olsun diyorum. 

Ülkede yaşanan kadın yoksulluğu bugün önü alınamayacak bir boyuta gelmiştir


Siz kadınların sinir uçlarına dokundukça, bizler mücadele ve örgütlülüğümüzü büyütecek ve sizin iktidarınızı her yerde sarsmaya da devam edeceğiz. Kadın özgürlük mücadelemize olan inancımızla bugünlere geldik. Kadın iradesiyle kentlerimizi de kendimizi de biz yöneteceğiz diyerek yola çıktık. Kürdistan’da kayyımları göndereceğiz dedik ve başardık. Türkiye’de kent uzlaşısı diyerek demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmamızı her yerde öreceğimizin sözünü verdik. Yolumuz uzun, yükümüz ağır. Ülkede yaşanan kadın yoksulluğu bugün önü alınamayacak bir boyuta gelmiştir. Söz konusu bakanlığın bu yoksulluğu görecek bir yerde olmadığını çok iyi biliyoruz. Ben sizlerle kadın yoksulluğuna dair birkaç veriyi paylaşmak istiyorum.

TÜİK’in Ocak 2024’te açıkladığı istihdam verilerine dayanarak DİSK-AR’ın 11 Mart 2024 tarihinde yayınladığı İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu'na göre geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 33,8. Bu ülkede her 10 kadından sadece 3’ü çalışma hayatında. Geniş tanımlı kadın işsiz sayısı 4,5 milyon civarında. 12 milyona yakın kadın ailevi ve kişisel nedenler, ev işleri dolayısıyla çalışma hayatına katılamıyor. Kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı çalıştırılırken, 3 milyon 248 bin kadın sosyal güvenceden yoksun bir şekilde yaşam mücadelesi veriyor. Bu ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı çıkıp ülkenin borcuyla ilgili abartılacak bir şey olmadığını söylüyor. Bu borcu biz ödüyoruz çünkü. Yoksulu daha da yoksullaştıran, patronu ve sermayeciyi daha da zenginleştiren politikalarda devam edileceğinin adeta sözünü yineliyor. Kadın yoksulluğu ve işsizliği derinleşerek artarken, kendi lüks yaşamlarından ödün vermeyeceklerini vurguluyor. 

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarımız hukuksuzlukları belgeleriyle anlattılar

Yine kadınlar bu yoksulluğu en derin haliyle yaşarken, bakın kadın düşmanı kayyımlar nasıl çalmışlar? Dün Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarımız, kayyımların yaptıkları usulsüzlükleri ve hukuksuzlukları kamuoyuna belgeleriyle anlattılar. Halkın belediyelerinin, kadınların belediyelerinin kayyımlar eliyle nasıl talan edildiğini sadece Diyarbakır ve Mardin örnekleri ile açıklayacağım. Amed’de muhasebe birimlerine yansıyan borç 3 milyar 640 milyon. Yine Mardin Büyükşehir Belediyesi 3 milyar 502 milyon borçla devralındı. Amed’de ve Mardin’de yaşayan kadınlar yoksullukla ve işsizlikle yüz yüze kalırken, işte kadın düşmanı kayyımlar böyle çalmışlar. Biz abartmıyoruz ama kayyımlar abartarak çalmışlar. Halkın hakkından, kadınların hakkından, gençlerin yaşamından abarta abarta çalmışlar.

Tecrit ve savaş politikalarına karşı en güçlü örgütlülükle duracağız

Savaş ve şiddet politikalarıyla bizleri yoksullaştıran ve emeğimizi sömüren bu iktidara karşı mücadele edecek gücümüz var sevgili kadınlar. Tecrit ve savaş politikalarına karşı en güçlü örgütlülükle duracağız. Bulunduğumuz her yerde ev ev, kapı kapı dolaşacak ve bu politikaları teşhir edeceğiz. Sayın Öcalan’ın mimarı olduğu kadın özgürlükçü paradigmamızı her yerde anlatacak, hayata geçireceğiz. Bizim mücadelemiz ekmeğin, eşitliğin, onurlu bir yaşamın mücadelesidir; bizim mücadelemiz adalet mücadelesidir. İktidarın da yerelden merkeze korktuğu bir hakikat mücadelesidir. Bu mücadele; tarihi olarak ezilen ve sömürülen halkların demokratik mücadelesidir, birlikte ortak yaşamın mücadelesidir. İşte bu paradigmanın ruhu da gücü de bu hakikatle büyümektedir.  Bıkmadan, usanmadan söylemeye devam edeceğiz: Bu ülkede yaşanan çoklu krizin temelinde tecrit vardır. Bugün bu ülkede adaletsizlik, hukuksuzluk tecritle sürekli kılınıyorsa, tecridin kaldırılması demek bu ülkede demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün önünün açılması demektir. Tecritte ısrar, savaş ve şiddet politikalarında ısrar demektir. Bu da yoksulluk demektir, kadınların hayatlarından çalmak demektir. Kadın emeğinden çalarak savaşın bütçesini yaratanlar, kadın yoksulluğunu derinleştirenlerdir. Haklarımızdan ve hayatlarımızdan kimsenin çalmasına izin vermeyeceğiz. 

Kentlerimizi en iyi tanıyan biz kadınlarız

Kentlerimizi en iyi tanıyan biz kadınlarız. Mahallelerde, ilçelerde, kentlerde kadınların neye ihtiyacı olduğunu bilen biz kadınlarız. Yaşam alanlarımızı hep birlikte inşa edeceğiz. Her bir arkadaşımızın bu hassasiyetle yaklaşacağından şüphemiz yoktur. Kentlerimizi kadın özgürlükçü kentler yapmanın zamanı gelmiştir. Örgütlü olduğumuz her yerelde seferberlik ruhuyla hareket edeceğiz. İllerimizde, ilçelerimizde bulunan demokratik kurumların ve sivil toplum örgütlerinin kadın yapılarıyla ve mahalle, köy kadın meclislerimizle birlikte başardık. Şimdi hep birlikte yeniden inşa zamanıdır. 

Kadınların nefes alabileceği mekânları yeniden inşa ediyoruz

Eş başkanlık ve eşit temsiliyet ilkesiyle kazandığımız belediyelerimizle adım adım bu inşayı gerçekleştireceğiz. Kadınların nefes alabileceği, üretebileceği, ürettiklerini aracısız satabileceği mekânları yeniden inşa ediyoruz. Şiddetle mücadele merkezlerimizi, sığınaklarımızı, mor marketlerimizi, tandır evlerimizi, kooperatiflerimizi açma çalışmalarına başlıyoruz. Bir yandan yerel üretim alanlarımızı oluşturacağız, diğer yandan hakkımız olanı bu iktidardan almanın mücadelesini büyüteceğiz. 

Seçimden sonra birçok yerde il-ilçe kongrelerimizi gerçekleştireceğiz. Kongrelerimizde, yönetimlerimizde en güçlü kadın temsiliyetini sağlamak hepimizin sorumluluğundadır. Kadın yönetimlerinin güçlü olması, kadın özgürlükçü kentlerin inşasını gerçekleştirmenin olmazsa olmazıdır. Kongrelerde açığa çıkacak kadın temsiliyeti, farklılığı aynı zamanda o kentin tüm renklerinin temsiliyeti olacaktır. Bu da bizim çoğulcu yapımızın göstergesi olacaktır. Tüm il eş başkanlarımızın bu motivasyonla hareket edeceğine olan inancımı yineliyorum. 

Yolumuz kadınlarla, demokratik siyasetimizle alternatif bir yaşamı örmektir

Mücadele gerçekliğimizde dili, kimliği, inancı ne olursa olsun farklılıklarımızla bir arada olmak, örgütlülüğümüzü büyütmek vardır. Savaş karşısında en güçlü kadın ittifakını, dayanışma ağlarını oluşturmak vardır. Özgür ve eşit yaşamın arayışçısı olma yolunda kadınların ısrarcı olduğunu, bunun kadınların olmazsa olmazı olduğunu çok iyi biliyoruz. Tüm kadınlarla, demokratik siyasetimizle alternatif bir yaşamı örmektir yolumuz. Yolumuz erkek egemen, tekçi ve ayrımcı siyasetlere karşı 3. Yolda buluşmaktır; şiddetsiz ve sömürüsüz bir yaşamı inşa etmektir. 

Biz kadınlar bize dayatılanlara razı olmadığımız gibi mecbur da değiliz. Türkiye ve Kürdistan’da “Bu böyle gitmez” dedik. Ve yine kadın özgürlükçü siyasetimizle mücadelemizi ve örgütlenmemizi bir seçenek olarak sunmaya devam ediyoruz. Hepimize kolay gelsin diyorum. Yaşasın Kadın Dayanışması! Jin Jiyan Azadî!

27 Nisan 2024